Engellinin önündeki engel "Medya"
İnsanların zihnindeki engelli algısının olumsuz yönde
gelişmesindeki en büyük neden,medyanın engellileri hep aciz,acınacak, yardıma muhtaç, yetersiz bireyler gibi göstermesidir.
Ana haber: En çok zarar veren program.İzlenirliği en yüksek olmasından, sürekli olarak yardıma
muhtaç engellileri acınacak ve muhtaç halleriyle göstererek ya da engelli taklidi yaparak, insanların duygularını istismar eden sahtekarları göstererek sürekli olumsuzluk pompalıyor.
Yardım Programları: Engellilere yardım toplama programları bütün engellileri; ” yardıma muhtaç insanlardır,yardım etmeliyiz.Bütün sandalyeliler yardıma muhtaçtır,” algısının zihinlerde pekişmesine neden oluyor. Olayın bir diğer yönü de şudur: Sandalye dağıtarak engellileri özgürleştirdiğini söyleyenler bilmelilerdir ki; Tekerlekli sandalyeli sandalyesi olunca değil, Sokakları sosyal alanları yardım istemeden kullanabildiği zaman özgürleşecektir. Yoksa bir zamanlar elektriği olmayan köylülere çamaşır makinası vererek, köy hanımlarının hayatını kolaylaştırdığını söyleyenler,köy kadınlarının hayatını ne kadar kolaylaştırıyorlarsa, engellileri de o kadar özgürleştiriyorlar.
Yarışma programları: Engelli algısını olumlu yönde etkileyecek programların başında yarışma programları geliyor. Fakat burada da Engelli katılmak için normal bir insandan daha fazla özellik arz etmesi gerekiyor. Gerçi program yapımcıları bunun böyle olmadığını söylüyorlar.
En çok izlenen yarışma programlardan ikisinin yetkililerine yarışmaya katılmak için “Engellilik”avantaj mı, dezavantaj mı?”sorusunu sorduk, şu cevapları verdiler:
Endemolyapım şirketinin (Canlı Para,Eyvah Düşüyorum,Var mısın Yok musun?)
Cast Direktörü Deniz Memişoğlu: “Engellileri yarışmacı olarak kabul etmede hiçbir ön yargımız yok. Yarışmacının engeline odaklanmıyoruz, o da bizim için herhangi biri. Biz yarışmacının bilgi birikimine ve ekranda kendini rahat ifade etmesine bakıyoruz. Şimdiye kadar bir çok engelliyi yarışmamızda yarışmacı olarak ağırladık. Engelliliğin yarışmacı için bir avantaj ya da dezavantajı yok.”dedi.
Yardım Programları: Engellilere yardım toplama programları bütün engellileri; ” yardıma muhtaç insanlardır,yardım etmeliyiz.Bütün sandalyeliler yardıma muhtaçtır,” algısının zihinlerde pekişmesine neden oluyor. Olayın bir diğer yönü de şudur: Sandalye dağıtarak engellileri özgürleştirdiğini söyleyenler bilmelilerdir ki; Tekerlekli sandalyeli sandalyesi olunca değil, Sokakları sosyal alanları yardım istemeden kullanabildiği zaman özgürleşecektir. Yoksa bir zamanlar elektriği olmayan köylülere çamaşır makinası vererek, köy hanımlarının hayatını kolaylaştırdığını söyleyenler,köy kadınlarının hayatını ne kadar kolaylaştırıyorlarsa, engellileri de o kadar özgürleştiriyorlar.
Yarışma programları: Engelli algısını olumlu yönde etkileyecek programların başında yarışma programları geliyor. Fakat burada da Engelli katılmak için normal bir insandan daha fazla özellik arz etmesi gerekiyor. Gerçi program yapımcıları bunun böyle olmadığını söylüyorlar.
En çok izlenen yarışma programlardan ikisinin yetkililerine yarışmaya katılmak için “Engellilik”avantaj mı, dezavantaj mı?”sorusunu sorduk, şu cevapları verdiler:
Endemolyapım şirketinin (Canlı Para,Eyvah Düşüyorum,Var mısın Yok musun?)
Cast Direktörü Deniz Memişoğlu: “Engellileri yarışmacı olarak kabul etmede hiçbir ön yargımız yok. Yarışmacının engeline odaklanmıyoruz, o da bizim için herhangi biri. Biz yarışmacının bilgi birikimine ve ekranda kendini rahat ifade etmesine bakıyoruz. Şimdiye kadar bir çok engelliyi yarışmamızda yarışmacı olarak ağırladık. Engelliliğin yarışmacı için bir avantaj ya da dezavantajı yok.”dedi.
Atv ”Güven Bana ”yarışma programı yapımcısı Mehmet Çam: "Benim açımdan Nötrdür. . Tamamen nötr kriterlerimle değerlendiririm. Engelli olmanızya da olmamanız artı yada eksi bir sonuca neden olmaz."diyerek belirtti.
Mehmet Çam ; Dekorun, engellileri kabul etmemelerinde en büyük neden olduğunu belirttiler. Bunların içinden tekerlekli sandalyeliler dekorun azizliğine uğrayarak direkt elenen gruptur. Dekor yapılırken engellilerin katılabileceği hiç düşünülmüyor.Dekorun yetersiz olması kamera açılarının sabit olması, bunların bütün ayarlarının yeniden düzenlenmesi engelliden sonraki yarışmacı için ayarların tekrar düzenlenmesi tekerlekli sandalyelileri direkt elemelerine sebep oluyor.
Mehmet Çam ; Dekorun, engellileri kabul etmemelerinde en büyük neden olduğunu belirttiler. Bunların içinden tekerlekli sandalyeliler dekorun azizliğine uğrayarak direkt elenen gruptur. Dekor yapılırken engellilerin katılabileceği hiç düşünülmüyor.Dekorun yetersiz olması kamera açılarının sabit olması, bunların bütün ayarlarının yeniden düzenlenmesi engelliden sonraki yarışmacı için ayarların tekrar düzenlenmesi tekerlekli sandalyelileri direkt elemelerine sebep oluyor.
Diziler:Tutumu olumlu yönde etkileyecek bir başka yapımlar ise dizilerdir. Fakat dizilerde de başarılı engelli bir karakter hemen hemen hiç yer almıyor.Genelde zihinsel engelli yada mental yönden zayıf engelliler filmlerde komedi unsuru olarak kullanılıyor. Örneğin; sinema filmi “Abim , Babam ve Oğlum”; TV dizisi, “ Benim için üzülme”.
Mehmet Bey; “Bedensel bütünlüğünükaybetmiş engellilerin (Ampute) medyada kullanılmaması hakkındaki görüşünüz nedir?”sorusunu şöyle yanıtladı.
Mehmet Çam: “ Şimdifelçli bir adam düşünün suratının bir tarafı tutmayan ya da kolu olmayan bacağı olmayan bedeninde bir takım eksiklikleri olan o insanda; biz insanlar kendi benzerimizi görüyoruz ekranda ve kendi benzerimizi göremediğimizde irite oluyoruz psikolojik olarak. Kadının kulağı olmadığı ya da adamın burnu olmadığında irite oluyoruz. Kadının hikayesi ne olursa olsun görmek izlemek istemiyoruz. Kapatın şunu diyoruz. Engelliye de böyle bir bakış var televizyonda. Kapatın şunu dedirtecek tipteki fiziksel engelliler de medyanın engelliyi kullanmamasına bir örnek.”diyerek sözlerine şöyle devam etti.
” Bir televizyon yapımcısının ailesinde ,yakın çevresinde bir engelli yoksa ne gibi bir duyarlılığı olabilir ki?. Çevresinden bir takım engeller yaşayan hayatında kimse yoksa ,ondaki farkındalığı devlet yaratabilir. Bir takım yayın kotaları koyar. Bir dizi olacaksa onun içinde mutlaka bir engellinin zorluklarını anlatacaksın der.” Dedi.
Mehmet Bey son derece haklı. Gece geç vakitlerde yayınlanan kamu spotundan kim bilgilenecek? Kimde farkındalık oluşacak? Bunun yerine dizilerde başarılı sempatik bir karakter ;algıyı, tutumu olumlu yönde geliştireceği su götürmez bir gerçektir.Bu konuda kamu yayıncılığı yapan TRT öncülük görevini yerine getirerek örnek olmalıdır.
İnsanlar bir programı izlemeye karar verirken bir takım seçimlerden sonra o programı izlemeye ya da izlememeye karar veriyor.Bu krıterler göz önüne alındığında ben idda ediyorum. Başarılı sevimli bir engellinin programlarda yer alması her iki taraf içinde avantajdır. Başarılı bir engellinin bir yarışma programında ya da bir dizide yer alması, izlenilirliği arttırdığı için programlar açısından avantajdır.İzleyicilerde engelli algısı olumlu yönde gelişeceği için engelliler içinde kazanç olacaktır.
“TÜİK açıkladı. 2011 yılında Türkiye, toplam 74 milyon 724 bin 269 kişilik nüfusa ulaştı”. Türkiye nüfusunun %12.29’uengelli . Nüfusumuz 74 milyon 724 bin 269 = 9 Milyon 183 bin 612 engelli.
Her engellinin 4 kişilik bir ailesi olduğunu düşünürsek 9x4=36 milyon kişi. Engellinin yer aldığı programı yarısının izlediğini düşünürsek 18 milyon kişi eder. Sırf o engelli için diziyi sempatik bulacak onda kendi sorunlarını görecek onun sorunlarını çözme biçimini hayatına uygulamaya hazır milyonlar. Yapımcıların bunu dikkatealması gerekir.
Mehmet Çam: “Ben bir diziyapımcısı olsam bunu mutlaka gözetirim”,dedi.
Mehmet Çam: “ Şimdifelçli bir adam düşünün suratının bir tarafı tutmayan ya da kolu olmayan bacağı olmayan bedeninde bir takım eksiklikleri olan o insanda; biz insanlar kendi benzerimizi görüyoruz ekranda ve kendi benzerimizi göremediğimizde irite oluyoruz psikolojik olarak. Kadının kulağı olmadığı ya da adamın burnu olmadığında irite oluyoruz. Kadının hikayesi ne olursa olsun görmek izlemek istemiyoruz. Kapatın şunu diyoruz. Engelliye de böyle bir bakış var televizyonda. Kapatın şunu dedirtecek tipteki fiziksel engelliler de medyanın engelliyi kullanmamasına bir örnek.”diyerek sözlerine şöyle devam etti.
” Bir televizyon yapımcısının ailesinde ,yakın çevresinde bir engelli yoksa ne gibi bir duyarlılığı olabilir ki?. Çevresinden bir takım engeller yaşayan hayatında kimse yoksa ,ondaki farkındalığı devlet yaratabilir. Bir takım yayın kotaları koyar. Bir dizi olacaksa onun içinde mutlaka bir engellinin zorluklarını anlatacaksın der.” Dedi.
Mehmet Bey son derece haklı. Gece geç vakitlerde yayınlanan kamu spotundan kim bilgilenecek? Kimde farkındalık oluşacak? Bunun yerine dizilerde başarılı sempatik bir karakter ;algıyı, tutumu olumlu yönde geliştireceği su götürmez bir gerçektir.Bu konuda kamu yayıncılığı yapan TRT öncülük görevini yerine getirerek örnek olmalıdır.
İnsanlar bir programı izlemeye karar verirken bir takım seçimlerden sonra o programı izlemeye ya da izlememeye karar veriyor.Bu krıterler göz önüne alındığında ben idda ediyorum. Başarılı sevimli bir engellinin programlarda yer alması her iki taraf içinde avantajdır. Başarılı bir engellinin bir yarışma programında ya da bir dizide yer alması, izlenilirliği arttırdığı için programlar açısından avantajdır.İzleyicilerde engelli algısı olumlu yönde gelişeceği için engelliler içinde kazanç olacaktır.
“TÜİK açıkladı. 2011 yılında Türkiye, toplam 74 milyon 724 bin 269 kişilik nüfusa ulaştı”. Türkiye nüfusunun %12.29’uengelli . Nüfusumuz 74 milyon 724 bin 269 = 9 Milyon 183 bin 612 engelli.
Her engellinin 4 kişilik bir ailesi olduğunu düşünürsek 9x4=36 milyon kişi. Engellinin yer aldığı programı yarısının izlediğini düşünürsek 18 milyon kişi eder. Sırf o engelli için diziyi sempatik bulacak onda kendi sorunlarını görecek onun sorunlarını çözme biçimini hayatına uygulamaya hazır milyonlar. Yapımcıların bunu dikkatealması gerekir.
Mehmet Çam: “Ben bir diziyapımcısı olsam bunu mutlaka gözetirim”,dedi.